5 Mart 2009

EN ÇOK ONLAR ÖLÜYORDU... SESSİZ YAŞAYANLAR...

Ki ben biliyordum!
“En çok onlar ölüyordu… Sessiz yaşayanlar…”

Bir sabah uyandın…
Ayak izlerinin yorgunluğunda yürüyordun…
Hava henüz karanlık ve soğuktu, üşüyordun…
Ellerinde biriktirdiğin yanlış bir mevsime açan kır çiçekleriydi...
Ellerin ki kurumuştu…
Kuruyan ellerin de hayatın sarhoş kalıntıları ile toprak kokusunu karşılıyordun…
Yağmur yağıyordu sessizliğine, aniden ıslanıyordu yüzün, hüznün…
Bir çok gidiş vardı, her defasında gözlerinde beliren bir başka hüzün vardı, söylemediğin bir çok şey gibi en çok susuşların vardı…

Ki ben biliyordum!
“En çok onlar ölüyordu… Sessiz yaşayanlar…”

Sırtında ağır bir yükün görünmezliği ile kafan ellerinin arasında düşündüğün anların görüntüleri vardı en çok…
Bir fotoğraf karesi gibiydi yüzün faklı ama aynı acının çıkmaz sokaklarında oradan oraya dönüp durduğun bir geçmişin avuntusuz zamanları vardı…
Miden de ki o ağrı peşini hiç bırakmıyor, saçlarının beyazı her gün biraz daha belirginleşiyordu…
Yüzünde hüzün, gözlerinden akmayan gözyaşlarının derinliği ile her gün biraz daha kuyunun içine çekiliyordun…
Yaşadıkça ölüyordun!

Ki ben biliyordum!
“En çok onlar ölüyordu… Sessiz yaşayanlar…”

Bir şey yapamıyordum, bir şey yapmamı, bir şeyler yapılmasını hiç istemiyordun…
Sana nasıl yardım etmem gerektiğini de hiç bilemiyordum bu yüzden…
Üzülüyordum, üzülüyordun…
En çok bu zamanlarda anlıyordum çaresizliğin en acı gerçeklerden biri olduğunu ve çekilmesi zor olan acılar listesine ekliyordum adını…
Gözlerinin dolambaçlı yolları da ağır adımlar atıyordum…
Susuşlarına ortak oluyordum, beklide bir ömrü uğruna heba ediyordum bilmiyordum…
Zaman geçip gidiyordu…
Ömür tükenip bitiyordu, sen gülmüyordun…
Bense bunu hiç sevmiyordum…

Ki ben biliyordum!
“En çok onlar ölüyordu… Sessiz yaşayanlar…”

En çok bunu bildiğim için üzülüyordum…
Seninle birlikte ölüyordum!

Hiç yorum yok: