30 Eylül 2008

DOĞAN BÜTÜN BEBEKLERİM ÖLÜ!

Elleri kanlı bir gözyaşı avuçlarıma dökülen.
Umursamaz sabahlarda kana buladığım hayat,
yorgansız uyuduğum gece
ve tesadüflerin gölgesinde gebe kaldığım sabah(lar)!
Boşluklarımda kıvranan ağrı!
Korkunun kıvranan karalığı.
Ölüm kör kuyularımdan öte derin yalnızlık hissiyatı
Doğan bütün bebeklerim ölü!
Kanlı gebeliklerin doğmayan çocukları
Yüzleri yok
Gözlerinde karartı!

Gördüğüm bütün düşler acı!
Bildiğim bütün dokunuşlar yaralı!
Öptüğüm bütün dudaklar kanlı!
Bıraktığım bütün izler korkulu!
Özlediğim bütün adamlar,
Seviştiğim bütün vücutlar,
Dokunduğum bütün tenler,
Korkulu!

İsmi yok!
Şekli yok!
Baktığım, gördüğüm hiçbir şeyin bir benzeri yok!
Bölük pörçük cümleleri(mi)n anlamsızlığı yok!
Derin solukların bedenime faydası yok!
Bu anlamsız rüyanın biteceği yok!

9 Eylül 2008

..........İSTEMİYORUM!

Saçlarım dağılıyor hayata,
bir sıcaklık bedenimi sarıyor ama ben üşüyorum!

Gözlerini kapatma
dalmasın derinliklere bakışların
benden öte gitmesin dokunuşların
yabancı bir semada uçmak istemiyorum!

Rüzgarı hissetmeden gitme sakın
uçuşmadan maviliklerde
ve tatmadan anlamsızlığın buruk tadını
ve bir şarap nöbetini tutmadan birlikte çekip gitme!
bilmediğim boşluklarda sarhoş olmak istemiyorum!

Ellerimi tutmadan gitme
bir kez olsun inmeden korkunun derinliklerine
son kez olsun hissetmeden dudakların dudaklarımı gitme
bilmediğim karanlıklarda yeni bir dünyayı keşfetmek istemiyorum!

Anlamsız sözler eşliğinde,
kaçamak bakışların gölgesinde çekip gitme!
Dolmasın dudaklarına kelime boşluklarının kırıkları...
Etrafa saçılmasın yalnızlık kırıntıları
korunmasız hayaletinle,
samimiyetsiz siluetinle hatırlamak istemiyorum gidişini...
ellerime bıraktığın anıların
yanıp küllenen tozunu
öfke nöbetlerinde bilmediğim dünyalara savurmak istemiyorum!