13 Ekim 2008

TURUNCU OLUYORUM, KAHVERENGİYE GEÇİŞLER YAPIYORUM...

Can sıkıntısın koyulaşan sessizliğinde yankılıyor hayat duymuyorum…
Göz bebeklerim ışıldıyor ama elimi uzatıp dokunacak halim kalmıyor güne susuyorum!
Yeni yeni başlangıçlara bitmeyen hikayeler yazıyorum…
Bulunduğum o yerde içime doğuyorum!
Kanıyorum geceye!
Süssüz siluetlerin karmaşasında kendime saklı bıraktığım o kuytuda yalnızlığıma kenetlenmiş uyuyorum…
Gözlerimin ardında rüyalarıma sızan hayalin ile damaklarımdaki kuruluğa doyuyorum…
Alnımdan damlayan ter ile uyanıyorum kabusların eşiğinde geceye korkuyorum!
Tut elimi istiyorum, dokun istiyorum tenime ama hiç dillenemiyorum…
Kalabalıkların içinde susuyor, susuşlarımdan kendime ürüyorum!
Midemin arsız ağrıları eşliğinde adını zikrediyorum canım yanıyor, kanatıyorum dudaklarımı!
Hafızamdan koşullanan görüntüler eşliğinde geçen zaman dilimlerine fısıldıyorum adını bir his doluyor bedenime titriyorum…
Bir de diyorum bir de öyle olsaydı diyorum o "öyle" dediğim o şeyin her neyse o şeyin ne olduğunu bilmiyor olduğumu anımsayarak gülümsüyorum kendime…
Kendi kendime yazdığım hikayenin oyuncusu olduğumun farkına vararak dönüyorum yürüdüğüm bu yolu yarıda bırakarak. Sana ve bana, hiç olmayan o şeye evlada ederek uzaklaşıyorum geldiğim yönün seyrine…
Sonbahar oluyorum…
Bütün yaprakları üzerime dökülüyor ağaçların ve ben bir fotoğraf karesi sessizliğine iz bırakarak yok oluyorum…
Ayaklarımın altında yürüdüğüm mevsimin rengine bürünüyorum…
Turuncu oluyorum, kahverengiye geçişler yapıyorum…
Cam önü yalnızlığında kahve kokusuna doluyorum…
Buram buram tütüyorum…
Özlüyorum, beklide bilmeden özleniyorum…

13 10 2008
TANURA...




Hiç yorum yok: