Korkulu bir gecenin sabahındayım yine. Aynı kabusu gördüğümü anımsıyorum ve korkulu uyanışımı birazda olsa anlamlandıryorum...
Kanlı gömlek , kana bulanmış ellerim ve yine aynı karanlık gölge kabus adı altında rüyamda bana eşlik eden peşimi bırakmayan ...
Hangi cinayetin faili meçhulüyüm ya da kimin son düşüyüm bilmiyorum...
Titrediğimi farkediyorum !
Ansızın düşüncelerimin arasında bulduğum bir boşlukta kaçıyorum belki de titreyen bedenimdir bana yolu gösteren, kaçışlarımda yol sürebilen diye aklımdan geçiriyorum.
Sakinleştirmek için kendimi olağanüstü bir çaba sarfetmem gerektiğininse farkındayım ama o derinden gelmesi bekleneni kendim de nasıl yaratacağım bilmiyorum ...
Düşünüyorum, düşünüyorum...
Hala korktuğumu hissediyorum, bedenim hala çok soğuk...
Buz tutan ellerim ise kaskatı kesilmiş. Kaç gecedir aynı kabus da iz tutmanın yarattığı tuhaf etkiyle etrafıma bakınıyorum bir izi bir yol arıyorum...
Kendime soruyorum, sorguluyorum...
Hayalden öte bir gerçeğin yanılgısı olmasından şüphe edecek kadar korkuyorum artık...
Kendi soluk alışlarımdan bile ürker oluyorum bir an...
Nedenlerini düşünmeye koyuluyorum, açlıktan kıvranan ve bulanmaktandan kendini alıkoyamayan midemi ellerimle bastırıyorum ve vazgeçemediğim kahveye uzanıyorum ellerim hala titrediğini farkediyorum yarı yamalak hazırlıyorum, tadına bakıyorum bile ..
Dışarıda hüzünlü bir mevsim olduğunu anımsayarak ve her gün saatlerce dışarıyı izlemek ten haz aldığım tekli koltuğuma oturuyorum...
Kahvemi yudumluyorum ve “ne acı “ diye aklımdan geçiriyorum ama adındaki acılığı gidermek için suya tekrar uzanmaya üşeniyorum...
İçmeye devam ediyorum öylece...
Bir elimde düşlerim diğer elimde ise tadı ağzımı acıtan kahvemle koyuluyorum yeniden düşümeye...
Dışarda sarıya bulanmış bir mevsim diye içimden geçiriyorum...
En sevdiğim tonların bu mevsimde saklı kaldığını anımsıyorum...
Bütün şiiirlerimi bu mevsime adadığımı düşlünüyorum...
Bütün gidişleri bu solgun mevsimde yaşadığımı anımsıyorum yeniden...
Üzülüyorum içimde garip bir acının boğazıma kadar çıkıp orda düğümlendiğini hissediyorum !
Gözlerimde beliren ıslaklığın yüzümde süzülüşüyle dalıp gittiğim sonbahardan uyanıyorum !
Ve işte yeniden o karanlık kırmızı rüyayı düşünmeye ve yorumlamaya koyuluyorum..
Kendimce araştıryorum, soruyorum, sorguluyorum...
Yaşadıklarımı ve yaşattıklarımı düşünüyorum...
Belki de içimde bir şeyi sonlandırıyorum diye aklımdan geçiriyorum ama neyi sonlandırıyorum bilmiyorum hala, ya da bilmekten korkarak bimediğim düşüncesini benimsemeyi yeğliyorum aklımın bir ucundan kaçamak geçen bu düşüncede yoğunlaşıyorum...
Düşünüyorum, düşünüyorum.....
Akşam olmaya başlıyor ama olmasın istiyorum akşamlar sonrasının bir gece aralığı olduğunu biliyorum çünkü.sonrasında yine o karanlık rüyanın belireceğini ve yine buz kesmiş bedenimle, korkuyla uyanacağımı biliyorum...
Kanlı gömlek, kana bulanmış ellerim ve yine aynı karanlık gölge kabus adı altında rüyamda bana eşlik edecek peşimi bırakmayacak biliyorum ...
22 ekim 2007
..::TANURA::..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder